Photography from the Heart... Pamira Bezmen Photography in the news
September, 28, 2014
What an honor it was to have been included in my dear mother's newspaper column in Pazar Vatan. She is known for her high profile interviews and handling of social and political matters from a considerate, kind and humane perspective. I am humbled that she and her editor have seen fit to write about me and my photography journey in this popular publication. Thank you Nermin Bezmen, thank you Gazete Vatan, Vatan Gazetesi.
Bugun Pazar Vatan'da annecigim kosesinde bana yer vermis. Ne buyuk onur. Cok tesekkur ederim annecigim. Seni cok seviyorum. Umarim okuyan dostlarimiz da benim fotograf yolculugumla ilgili kucuk bir keyif yakalarlar. @ Pamira Bezmen Photography @ Nermin Bezmen.
Pazar Vatan "Kalp Gozuyle Cekilen Fotograflar"
click here for the interview page
Eylül sonunun ılık Verona akşamında, İstanbul’a dönmeden önce kızım, damadım ve torunumla bir veda seremonisindeyim. İki haftadır beni uzun zamandan beri yaratmakta olduğu sihirli dünyasıyla daha da yakından tanıştıran Pamira’mla bu defa ana-kız olmanın dışında profesyonel bir sohbet yapıyoruz.
Pamira’yı on yedi sene önce Amerika’ya master eğitimi için göndermiştik. Sözüm ona iki sene sonra geri dönecekti. Ama öyle olmadı. Daha talebeyken kabul edildiği Wyeth bünyesinden BASF, Novartis, Reckitt Benckiser gibi ilâç sanayiinde dünya devleri olan firmalarda çok önemli pozisyonlara yükseldi. O günleri; “O zamanlar önemli gördüğüm işler yaptım. Ne zaman ki kızım doğdu o işlerin hiçbir değeri kalmadı. Kızımı kendim büyütmek istedim ve öyle de yapıyorum.” diye özetliyor Pamira.
Evet, gerçekten de bütün o başarıyı, yükselişi, kazanılan titr ve maddi imkânları Shaya’nın doğumu ile sildi, bir kenara attı ve çocuğunu kucağında, yanı başında tutabileceği, aynı zamanda huzur bularak birilerine de huzur verebileceği bir dalı kendisine meslek seçti. Bu öyle hemen olmadı ama azmi, inancı, çalışması ve hayatının akışını daha natürel ve harmoni içinde bir yola doğru değiştirmekteki kararlılığı onu yine başarıyla tanıştırmakta gecikmedi. Geçenlerde ‘Professional Photographers of America’nın düzenlediği ‘International Print Competition’a gönderdiği bir fotoğrafı ödüle lâyık bulundu. “Kâlpten verilen kararın gücü yanında geliyor.” diyor Pamira.
Daha çok para kazanmak, kendisinden küçük, büyük yüzlerce insanı yönetmek ve uluslararası şirketlerin işleyişinde payı olmak imkânlarını bir kenara bırakıp, sıfırdan, sadece yaşamın huzuru ve anlamı konusunda ortaya sanat koyabileceği bir işi seçmek her babayiğidin harcı değil. Bunu yapabilenleri her zaman takdir etmişimdir. Ama kızımı hep bir anne olarak desteklerken bir yazar merakıyla hiç sorgulamamıştım şimdiye kadar. Şimdi, fırsat mı fırsat, soruyorum; “Neden fotoğraf?” diye.
“Kendimi hatırladığım en eski hallerim hep fotoğraflarla pekişmiş anlar.” diyor, “Babacığımın elinde hep bir fotoğraf makinesi olurdu hatırladığım. Tüm özel günlerimizi, tatillerimizi, seyahatlerimizi, hatta gündelik hallerimizi dahi belgelerdik. Buna ek olarak da hem babaannemin hem senin ressam olmanız ve kardeşimle beni sabırla fırça ve renklerin büyüsüyle küçük yaşta tanıştırmış olmanız sanırım bende görsel yaratıcılık, dokümantasyon, sanat zevkini birleştirdi.”
Fotoğrafları bugün için değil 60 yıl sonrasına çekiyorum
Fotoğrafın anlamını; tüm insanlık hallerini bir küçük kapsülde hapsedebildiği, bebeklerin en masum yüz ifadelerini hiç unutulmayacak şekilde onun büyüklüğüne ve çocuklarına teslim edebildiği büyük bir şans ve lütuf olarak gören Pamira. “Fotoğraf çekerken Tanrı’nın yarattığı o güzel bebek, çocuk veya tüm ailenin gerçeğini, iç güzelliklerini, kâlp gözümle gördüğüm mükemmelliklerini yakalamaya çalışıyorum. Bu hem benim en zor ödevim, hem de en büyük tatminim.” diyor ve ekliyor: “Bu fotoğrafları bugün için çekmiyorum. 30 sene sonrası için, 60 sene sonrası için çekiyorum. O arada da keyfini sürmek işin kreması.”
İyi bir fotoğraf için iyi bir fotoğrafçının olmazsa olmazlarını; “Aşk. Sevgi. İnsana, doğaya, fotoğrafladığı şeye sevgi, saygı” diye yorumluyor, “ Hakkını vermek için bir söz vermektir kamerayı her ele alış. Ve tabii ki tesadüfen değil, bilinçli olarak hayâl ettiği fotoğrafı gerçeğe dönüştürebilmek için teknik bilgi, tecrübe ve yetenek. Son olarak da hayâlindeki fotoğrafın olabilmesi için her ortamı hazırladıktan sonra işi natürüne bırakabilecek kadar da alçakgönüllülük. Fotoğrafın estetiğini ve duygusunu veren en önemli faktör ise kâlp. Pamira’nın fotoğrafladığı hamile, bebek ve bebekli/çocuklu aile fotoğraflarında sanki ideal bebekler, ideal hamile kadınlar ve ideal aileler izleniyor. Bunda fotoğrafçı olarak katkısını soruyorum. “Bence” diyor, “ herkes ideal kadın, ideal bebek, dünya güzeli çocuktur. Herkes kendi mükemmelidir. Ben fotoğrafladığım kişileri böyle görürüm. Hepsine teker teker âşık olurum. Onların beni kendilerine âşık eden güzelliklerini fotoğrafımda yakalamaya ve yansıtmaya çalışırım. Şayet fotoğraflarımda gördüğünüz hamile kadınlar birer tanrıça, bebekler birer biju, çocuklar birer yapma bebek gibi görünürse gözünüze, benim gördüğümü size göstermeyi başarabildim demektir. Ne mutlu bana!”
Önceleri nü çekerek başladığı fotoğrafçılığının konu değiştirmesini “Kadın vücudunun güzelliğini yakalama arzum bir ailenin gelecek nesillerine miras bırakma arzusu tarafından kenara itildi. Şimdi bu tutkumu hamile kadınların güzelliğini fotoğraflayarak kat be kat tatmin ediyorum.” diye açıklıyor ve kendini hantal, şişman ve çirkin bulan hamile kadınları şöyle cesaretlendiriyor: “Hamile bir kadının vücudunda en yüce enerjiler, değişimler, en mistik güçler, Tanrı’nın en büyük lütufları iş başındadır. Kadınlık, annelik, bilgelik, güzellik, cinsellik, herşey üstün bir yerdedir. O, Tanrı’nın küçük bir elçisidir. Ben de bunu ölümsüzleştirmeyi seviyorum.”